Cuma, Ekim 30, 2009

dikiş kutusu

dikis_kutusu copyİçinde çeşitli şeyler olurdu; toplu iğnelerin bir arada bulunduğu bir kutucuk, makara ipler, dikiş iğneleri, kopçalar vs. Dikiş iğnelerinin bazısının iliğinden ipi sarkardı, ucu çift veya tek düğüm. Bazı dikiş iğneleri makara ipe tutturulmuş beklerdi… Sonra tahtadan yumurtaya benzer birşey olurdu, sanırım o yama operasyonu içindi.. Düğmeler olurdu bolca, gösterişli düğmeler, standart düğmeler, önlük yakasına, gömleğe ve  çoğu yere uyabilecek beyaz düğmeler.. sonra bir de don lastiği olurdu. Eşofmanın beline bazen bu don lastiğinden geçirmek gerekirdi. Beli çok sıkı olursa anneniz bunu gevşetirdi.

Bizim dikiş kutumuz da böyle resimdeki gibi tahtadandı, iki katlıydı. Sağa ve sola doğru açtınmı alt kısmındaki kat ortaya çıkardı ve orada her zaman büyük bir makas olurdu. Bu makas sadece dikiş için kullanılırdı ve sizi ne kadar cezbederse cezbetsin bu makasla kağıt (elişi kağıdı, gazete vs.) kesmek olmazdı…

Perşembe, Ekim 29, 2009

PJ Harvey ve Bjork’ten “Satisfaction”

Bjork’un vahşi vokalı ve PJ’in karizmatik duruşu ve ses tonu ile nefes kesen bir performans bence... pj videoları araştırırken gözüme çarptı; yeniden dinleyeyim hatta paylaşayım istedim:

Video ile ilgili gereksiz bilgiler sinsilesi:
sene 1994
orga Brit Awards müzik töreni
şarkı Rolling Stones’dan “Satisfaction” 
nakşeden (o ne lan) Bjork ve PJ Harvey………….

Salı, Ekim 27, 2009

sigara

İş çıkışı, kışa teslim olmuş, kararmış havayı içime çekince yüreğimde bir sızı duydum. Canım sigarayı en çokta böyle yaşlı, huysuz ve yalnız hissettiğimde çekiyor. Halbuki tadını dahi sevmiyorum. Eve değilde taksime gidesim var… ama ben her zamanki gibi evin yolunu tutuyorum çünkü hava çok soğuk ve kıyafetim pek uygun değil ve bahanem çok… Eve varıncada pek birşey yapmıyorum, gece üzerimden öylece akıp gidiyor.

PJ Harvey dinleyin biraz iyi gelir: this mess we’re in

Pazar, Ekim 25, 2009

ayılığımızın sınırları

Bear_by_marimoreno pazar sabah (öğlen yani 12-1 gibi) uyanıp, hiçbirşey yemeden 1-2 saatde televizyon karşısında devrilip sonra kahvaltı olarak eve pizza getirtmek bir ayılık örneği olarak gösterilebilir…

Peki ayılığımızın sınırları neler..?

top gun

top_gunTop Gun diyince aklıma gelen ilk sahne (uçaklar felan dışında); güneşli bir hava, uzun bir yol, tom abimiz hızla motorsikletiyle gidiyor, bir evin önünde duruyor ve tutkulu bir kavga felan ediyor kızla..

Dün goldmax’te Top Gun’ı görünce en son 100 yıl önce izlediğimi farkederek haydin dedim bir kez daha izleyeyim… Ve bakınız neler farkettim; abicim bu tom cruise’ın kapıştığı bir pilot wardı hani okulda. Meğer o Val Kilmer’mış! Sonra tom cruise’un kankası vardı hani 2.pilot, onun sarışın birde karısı vardı… oda Meg Ryne çıkmasın mı… yemin ederim ben farkında değildim! Görünce ağzım açık kaldı…

Küçükken dinlediğim ve sözlerinden bir bok anlamadığım şarkılar düştü sonra aklıma… Bunlardan bazılarını 100 yıl sonra dinlediğimde yine benzer bir şok yaşamıştım. Ya şarkının sözleri yanlıştı ya da ben kendi yarattığım ingilizceyle söylemiştim bu şarkıları, hem de yıllarca…

sonra medar geldi aklıma… küçükken hani yazlıkta bazı geceler tüm gençler toplaşırdık çünkü birisi şarkı felan söylerdi, gitar çalardı… işte bu medar da laşantami kantare söylerdi… bizde vay anasını tadında ağzımız açık, mal gibi izlerdik onu. (ayrıca akordiyon? çalardı…) Neyse çoook sonraları öğrendik ki meğersem herif sözlerini sallıyormuş yaaa! ahahahah :)

Cuma, Ekim 23, 2009

menemen vs. omlet

Cevap: menemen
Boşuna omlet homlet diyip, bana o mantıkısızı savunmayın! Köklerinize dönün, önce kendinizi sevin, arkasından menemen gelecektir… bir kere menemen sevmek, ananızı-bacınızı, bubanızı-gardaşınızı daha çok sevmektir... Ekmeğinizi çekinmeden banın menemene, parmaklarınızın ona dokunmasından korkmayın… Dünyanın en güzel menemeni Alaçatı’da yapılır. Ona, beyaz peynir, lezzet fışkıran domatesler, çıtır biberler ve daha kimler kimler eşlik eder……………

_Enjoy_your_breakfast__by_nocturnalMoTH

Kral Homlet ve Emekçi Menemen arasında bu tip kapışmalar yaşana dursun biz gel gelelim Sir Rafadan’a… Olaylar karşısında bazen çok katı, bazen de biraz cıvık olduğu doğrudur. Ama bu Sir Rafadan varya aslında yavşak yımırtanın önde gidenidir! Kendisini hiç sevmediğim gibi olurda bir gün görürsem çatalla şişleyeceğim zihnime ulaşan diğer bilgiler arasındadır.

Çarşamba, Ekim 21, 2009

kaybolan çorap…

Sock_by_Vamb bana küçükken sıklıkla olurdu; ayaklarım mı küçüktü, çoraplar mı büyüktü yoksa ben çılgın mı uyurdum orasını bilemiyorum. Gerçek sebep sonuncusu ise korkun efendim benden! zira son günlerde evde üşüyüp çorapla uyuyorum ve  uyandığımda ise bir bakıyorum çoraplar ayaklarımda yok!? ahaha:) dün hele bir uyandım, bir ayağımda çorap var, lan diğerinde yok?!…

Cumartesi, Ekim 17, 2009

mor ve ötesi mutluluk

Mutluluk, bu akşamki mor ve ötesi konserinden önce evde kütüphanende “nerde la benim mor ve ötesi albumum” diye aranırken, 7 albümünün birden olduğu bir CD bulup, delirmektir………..

Cuma, Ekim 16, 2009

koyu yeşil özlemek

mutfağımda bir sarmaşık var. Ben açıkçası hiç sarmaşık insanı değilim. Bir önceki evime taşındığımda o oradaydı; ev sahibi bırakmış… Ne yapayım, bende su verdim ona. O da büyüdü. Sonra sevdik sanırım birbirimizi, o çiçek bile açtı. Ben de bazen içimden merhaba dedim ona, çok laflamasakta…

Şimdiki evime taşınırken sarmaşığımı da aldım getirdim tabiki. Bir ip bulduk. Sonra babam sevgiyle sardı onu bu yeni ipe. Yeni yerini sevmesini bekledik… Önce koyu yeşil o güzel yaprakları bir parça soldu. Üzüldüm… Babam korkma alışır dedi yeni yerine. Hakkaten zamanla, o da benim gibi alıştı bu yeni eve; öyle ki eskisinden bile çok çiçek açtı.

Bazen göz ucuyla ona bakıyorum ve o koyu yeşil yapraklarını seviveriyorum içimden… Bazende ona bakıyorum ve babamı özlüyorum. Bu ip gözükenin aksine sadece burada değilde sanki babamla gönüllerimizi birbirine bağlayan bir ipmiş ve sarmaşık da benim gibi ona tutunuyormuş gibime geliyor…

Salı, Ekim 13, 2009

değişime gebe olanlar usulca ossursun

32 yaşındayım, leman artık yok ama ben halen penguen/uykusuz okuyorum. Giyim tarzım peki? Pek değişen birşey yok gibi; kot üstüne siyah herşeyi güzel bulabiliyorum. Peki ben genç ruhlu muyum? Yoksa gençlik yıllarına sıkışmış bir yetişkin mi? 32 yaşında bir “kadın” olmaktansa halen üniversitedeymiş gibi mi giyiniyorum? Hayatımızda bazen bir sonraki aşamaya geçmemek için ayak dirediğimiz oluyor mu? Giyim tarzımız ve seçimlerimiz bazen bir başkaldırış hatta inkar ritüeli mi? Peki zevklerimiz yolculuk boyunca değişti mi?

reality_6Geçenlerde Tim Gunn’s Guide to Stlye isimli bir reality show izliyorum. Şowun olayı şu: ünlü modacı Tim Gunn (top gunn desek daha yerinde olur ahaha), sıradan insanların gardıroblarını yeniliyor.

Bu seferki sıradan insan 45 yaşında bir kadın. Bu arada harbi rüküş bir kadın. Neyse işte teyzeyi alıp alışverişe çıkartıyorlar… Yaşına uygun kıyafetler denetiyorlar. Ama kadının seçimi değil tabi hiçbiri. O’na kalsa gençlerin reyonuna takılacak :)  Neyse abi, kadın denedikçe gerildi, gerildi ve bir patladı! başladı ağlamaya… bir elbise vardı üzerinde, kötüde değil. Ama aynada kendine bakıp, bakıp “bu ben değilim” diye ağladı!? Neyse kadını aldılar bir psikanaliste götürdüler. Derken olay anlaşıldı; kadın aslında bir anne ve eş olmuş, hatta 45 yaşına gelmiş ama halen 20’li yaşlarına saplantılı bir özlem duymakta… Özetle kadının geçmişine veda etmesi gerektiği ortaya çıktı (ve gardırobundaki o halen giymeye çalıştığı, eski gençlik kıyafetlerine de…).

Sonra işte kadının bu durumu beni düşünmeye sevk etti… Geçmişle görkemli bir vedalaşmaya gerek var mıydı cidden? Hem geçmişi hatırlamakla onun esiri olmak arasında çok fark vardı… peki bizler hangi kulvardaydık?Aslında düşününce biz istesekte-istemesekte değişime gebeyiz… Evet evet yanlış anlamadınız bu durumda ben de hamile oluyorum ekiki:) nerden mi biliyorum? hissediyorum çünkü yawrucak zihnimi tekmeliyor :))) ve bende böyle ne idüğü belirsiz sıkıcı şeyler yazıyorum…

Pazartesi, Ekim 05, 2009

filmekimi (17-25 ekim 2009)

Hiçbir filmekimine bilet bulamayan ben sanırsam bu sene daha umutlu değilim… 5 film seçtim; bir woody allen filmi, bir tane animasyon, bir komedi, bir psikolojik gerilm ve bir de aşk ;) bıyrınss:

1) Kim Kiminle Nerede (Whatever Works) woody allen
Woody Allen’ın barcelona christina falan filandan sonraki yani son filmi… Başrolde Seinfeld’in yaratıcısı Larry David var!!! Ayrıca aldığım duyumlara göre bu film Woody abimizin son 10 yılda çektiği en iyi filmmiş… imdb: 7,7

2) 9 animasyon
Oscar’a aday olmuş 2006 yapımı bir kısa filminden uyarlanmış.Yapımcısı Tim Burton ve bu bir animasyon! daha ne isterim… imdb: 7,2

3) Gel Porno Çevirelim (Humpday) komedi
2009 Sundance Bağımsızlık Jüri ödülünü kazanan bu film, mutlu bir evliliği olan ve çılgın günleri mazide kalan Ben’in, eski kankası Andrew’a (ki bohem bir sanatçı kendisi) rastlamasıyla gelişen olayları konu alıyor. Bu ikisi alkol sınırlarını zorlayınca kendilerini bir partide, amatör porno yarışmasına katılırken bulur... ekiki:::) imdb: 7,1

4) Dönüşüm (Ne te retourne pas) psikolojik gerilim
Ailesi kabul etmesede, evinde ve bedeninde bazı değişiklikler farkeden bir kadının öyküsü… Annesinin evinde bir kadının fotoğrafını görür ve bu kadına dönüştüğünü farkeder. imdb: 6,1

5) Parlak Yıldız (Bright Star) aşk
2009’un en romantik filmiymiş! 1800’lerde İngiltere’de, şair John Kates ile Fanny (can ile fadime gibi oldu kehkeh) arasında geçen bir aşk öyküsünü konu alıyormuş… Yazan ve yöneten Jane Campion (ki bu film onun da en iyi filmi olarak anılıyor) imdb: 8,1

* * *

Daha fazla filmden ben de istemezdim bahsedeyim ama şimcik film seçecem derken okuyup okuyup heveslendiğim, Coen kardeşlerin beklenen filmi “A Serious Man” i göremedim..? imdb: 8,7

Tarantino abimizin hayran olduğu Kore’li dayı (Chan wook-Park) var sonra… hani Old Boy’un yönetmeni! (ne manyak filmdi ya of neyse…) O'nun filmi “Kan Arzusu”, isminden de anlaşılacağı üzre bir vampir filmi. Hafften bunu da merak ettim ama çok değil. Sırf Tarantino ve Old Boy’un hatrına… imdb: 7,7

Aşırı neşelenirseniz bunu bir Haneke filmi ile dengelemek isteyebilirsiniz; Beyaz Bant - ki bu film 2009 Cannes Altın Palmiye ödülü almış imdb: 8,3

Ayrıca 7 yıl süren bir araştırma ve belgelere dayandırılmış, devrimci Ernesto 'Che' Guevara’nın yaşamını anlatan yapımdan da bahsetmeden geçemiyong… saygıyla anıyong…

bu arada festival 8.yaşındaymış… haaydi bakalıım.
image

Cumartesi, Ekim 03, 2009

DMB’li hayaller

Bir yaz akşamı, hava sıcak, gökyüzü açık ve üzerimizde sere serpe uzanmış. Yıldızlarını da atmış üzerinden, bize ödünç vermiş. O yıldızlarda sahnede, alternatif rock, jazz, soul, afrobeat doğaçlama (jam) müzik yapıyor…

Bu geceyi her hayal ettiğimde böyle bir yaz gecesi düşlüyorum… Amerika’dayım, Dave Matthews Band’i evinde ziyaret eder gibi işte bu konsere gelmişim ve çığlık çığlığa eğleniyorum, kendimden geçiyorum, öyle bir dans ediyorum ki sırılsıklam aşka batıyorum. Kiminleyim, üzerimde ne var, kaç yaşındayım, çok mu yaşlandım bunları bilmiyorum. Tek bildiğim çok mutlu olduğum, kendim olduğum, özgür olduğum ve yıldızlara dokunduğum…

dave matthews band - #41(live)

ev partisi seksi midir?

3 kanka bir ev partisine doğru ilerlerken radyodan sızan rock müzik eşliğinde kim bilir ne hayaller peşindeydik. hava yaz mıydı, bahar mıydı, öyle limonata gibi kalmış aklımda… Hem duyduğumuza göre mekanın bir terası ve azcuk boğaz manzarası bile vardı… Kim bilir kimlerle tanışacak, ne hoş sohbetler edecektik…

Bu ruh haliyle mekanın kapısını çaldık, çok cool’uz, neredeyse “Hey” felan diyecez, o raddedeyiz. Kapı açıldı, biz kendimizi türkçe konuşmaya zorlarken anacım ne görelim;  yukarı doğru merdivenler uzanıyor ve basamaklar ayakkabı kaynıyööoor?! Açan arkadaş miirabaaa diyip, ayakkabıları çıkartmamızı söylemesin mi!! Lan nooooluyooo? böyle ev partisi olmaz arkadaş, allah belanızı versin diyip çıkmalıydık ama bir an boşluğumuza geldi işte… çaresiz başladık ayakkabıları çıkartmaya. kepazelik... süt görmüş mısır gibi gevşedik tabi… lan düzgün çorap giyseydik keşke ahaha, delik mi lan şurası, olm bu çorapla hiç şansın yok… vs vs. eheh böyle gerzek esprilerle mekana girince tabi o gece orası iflah olmadı…

Related Posts with Thumbnails

en çok okunan top10 şaheser