Ortaokuldayken odama çekilip saatlerce müzik dinlerdim. Boş geçen bir zaman değildi bu benim için. Aksine herşeyimdi. Müziğime kavuştuğumda dünyanın da hakimiydim. Yatağıma uzanır, saatlerce hayal kurardım. Tavana bakardım, duvarlardaki posterlere bakardım. Bazen de gözlerimi kapatırdım; böylece hem müziği, hem hayallerimi daha iyi duyardım.
Dedim ya hayallerim vardı benim ve açıklanamaz bir enerjim. Coşkuluydum. Henüz yolun başındaydım. Yaşam, bütün cazibesiyle önümde serilmiş yatıyordu ve ben gidip ona sahip olacaktım. O bana değil! Yaşamak denilen işle gerçekten ilgiliydim. Tutkulu ve cesaretliydim. Daha 18 olacaktım. Daha neler, neler olacaktım. Gözlerimi kapatmam yeterdi…
32 yaşımda ise yaşam, artık bana sunulan bir gizem değilde, maskesi düşmüş bir şarlatan, fazla hızlı çözdüğüm bir matematik sorusu gibi... Geçebileceğim bir sonraki soru yok sanki. Hayatta fazla ileri gitmişim gibi. Öyle ki gözlerimi kapatmama rağmen hayal kuramayacak kadar ileri gitmişim…
dream on dinleyin biraz iyi gelir…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder