Salı, Haziran 29, 2010

yarmagül

Bugün işten eve dönerken kafamı yardım… Evet aynen öyle oldu. Aslında yolda yürürken görünmez(!) bir tabelaya tosladım da denebilir. Koskoca sokakta bir ses çıktı, utandım resmen… birşey olmamış gibi yoluma devam etmeye kalkıştım ama ne memkün, kanlar akmaya başladı. Allahtan 3 adım sonra eczane.

Neyse eczanede müdahele ettiler sağolsunlar… biara aptallaşıp “çok pardon yerlerde kan oldu” felan dediğimi hatırlıyorum; şoktan herhal saçmaladım… Sonrasında yaşanan dikiş gerekir/gerekmez çıkmazında, oyumu gerekmezden kullanıp,  tetanoz mu tütütü allah korusun diyerek, kafamda koca bir gazlı bezle hızla uzaklaştım oradan. Allahtan 4 adım sonra ev.

Yalnız biara eczanedeki amca “aman aman… mikrop kapmasında mühim olan o…” dediğinde kafamdaki yarıktan bir düşünce balonunun yükseldiğine yemin edebilirim. Balonda; mikrop kapan yarık yüzünden tüm saçlarımı kazıtmak zorunda kaldığımı, kazıtınca aslında kafamın eğri! olduğunu, eğri çıkan kafama tüm çocukların güldüğünü? felan gördüm…
kimdi lan o çocuklar?

Cumartesi, Haziran 26, 2010

ev kuşu

Cumartesi erken (10’da) kalkıp aynen tvnin karşısına yığıldım. Son zamanlarda tiyatro provalarından vs evimin tadını pek çıkartamamış olacağım ki gözlerimle sevmedeyim evimi… bir yandan da belgesel izliyorum. Birden dur dedim lan şu normal ulusal kanallarda hele ne var… vee soluğu aptal paparazzi programlarında aldım.

Ne zamandır izlemiyordum baktım hiçbirşey değişmemiş… Sibel Can yine kilo almış (bu sefer kollarına almış sanki o kiloları… dana gibiydi kolları, gözümü alamadım). Sonra Demet Akalın evlenmiş? Bu Demet Akalın’la kocası show tv de bok gibi bir programa imza atacaklarmış; evlerini bize açıp en samimi halleriyle izleyicilerin karşısında olacaklarmış felan. Bööeyk dedim izlerken (sonra gerçi Denise Richards E! kanalında bunu yaptığında yalan yok izliyordum… ama şimdi Denise’le Demet bir mi ya!? çatık kaşla hınnn).

Ajda Pekkan’ın sahne kıyafetleri ise az sonraydı… Derken birkaç görüntü yayınlandı; baktım, biraz tedirgin oldum… yakışmıştı ama yine de tedirgin oldum. Hatta çizesim geldi; böyle bir hortlak canlandı gözümde, saçları kuru dallardan, gözlerinin altı halka… teni ise bembeyaz... ölmüş olmasına rağmen şehvetli bir kıyafeti var...  niyeki?  bak yine tedirgin oldum…tv’yi kapadığım gibi soluğu burda aldım… belki birazdan resim yaparım ;) hem how i met your mother sezon 2 beni bekler. allahım evde olmak ne güzel…

Perşembe, Haziran 17, 2010

Sebahat Abla

Kahvenin önünden
Şöyle salınıp geçerken
Hayat dururdu sanki
Zamana değmeden

Bulaşır neşesi
Konuşup söylerken
Dağılırdı gam keder
İnsanın kalbinden

Mahallenin sevgilisi
Kadeh gibi çınlar sesi
Yaz kış açık penceresi
Ah, Sebahat Abla

Patiskadan perdeleri
Rüzgar taşır etekleri
Saksıları, çiçekleri
Ah, kokuyor hala

* * *
Camlarına vururken
Batan güneşin rengi
Radyoda ince saz
Söyler kalptekini

Ne ruhun esrarı
Ne aşkın kudreti
Herkes öder gün gelir
Payına düşeni

Mahallenin hafiyesi
Siyah meşinden ceketi
Yara gibi gülümserdi
Ah Eşref Abi

Rakıyı susuz içerdi
Sebahat ablayı sevdi
Ortalığı duman etti
Ah Eşref Abi

* * *
İkisi de sahipsizdi
Kimse bilmez neden bitti
Kavuşmadan kaderleri
Bu şarkı bitti

Perşembe, Haziran 10, 2010

sevemedim ben bugünü…

Şarkıların ne acayip bir gücü var. İnsanı, dinler dinlemez içine çekiyor ve o anın taşıdığı ağırlığın altında ezebiliyor.

Birkaç yıl boyunca hemen hemen her sabah, Duman’ın Seni Kendime Sakladım albumuyle işe gittim… Hiç bıkmadan bu albumu dinledim. Ve hiç bıkmadan işe gittim. Her sabah… Yanıbaşımdan şarkısının yeriyse ayrıydı. Bu şarkıya, sabahın anlamsız sessizliğini yara yara eşlik ederdim.

Sabahları işe giden bir ben vardı işte… varınca çaresiz arabadan inen, işe yürüyen, görenlere günaydın diyen ve gülümseyen, samimiyetsiz, sağır, dilsiz, korkak bir ben…
Her sabah bir ben,
içimde bir ben daha…

dead-walk-by-esvan-1 dead-walk-by-esvan-2 dead-walk-by-esvan-3

Salı, Haziran 08, 2010

Botero İstanbul’da!

Botero ne lan? demeyin!
yoooo dediniz duydum.
Kendisi ressam…
Üstüne üstlük yaşarken efsane olmuş bir ressam… Güney Amerikalı, aslen Kolombiyalı bir figüratif. Abartılı üslubu ve şişman figürleri, insanın bünyesinde bir nevi gıdıklanma etkisi yapıyor :) hatta naif ironisi rahatlatıyor bile denebilir. 4 Mayıs – 18 Temmuz 2010 tarihleri arasında Pera Müzesinde sergisi var. Kaçırmayın…

Buyrun çalışmalarından örnekler;

image image

image image

image image

image image

 

Çeşiti bilgiler sinsilesi;

Sergi 64 yapıttan ve 6 bölümden oluşuyor…

Botero, özellikle Ebu Garip işkencelerinin fotoğraflarından yola çıkarak yaptığı betimlemeleriyle dünyanın en tartışılan ressamlarından biri oldu. Buyrun bu koleksiyonundan bir örnek; hatta kendisi de resminin önünde poz vermiş:

botero-resim-ebu-garip 

  
Botero, aynı zamanda heykeltıraş; buyrunsss şehirlere hediye ettiği heykellerden birkaç örnek:

botero-heykel-lizbon botero-heykel-singapur 
 

Özellikle Lizbon’a hediye ettiği heykelden sonra Botero’nun hastasıyız! diyor ve artık sizlere veda ediyorum… haydin cheers,
s1

çaldırılan çantanın ardından

Geçenlerde çantamı çaldırdım.

Ehliyetim, kredi kartlarım, nüfus cüzdanım yetmezmiş gibi kalemim, not defterim, 33 yaşında kullanmaya başladığım o çok sevdiğim kırmızı rujum, yaşam izlerim, not defterime yazdığım şiirlerim, çantayla birlikte yok oldu… Öyle üzüldüm ki sonunda kendimden utandım… Ve anladım ki;
martı gibi özgür olmalı insan!
iki yanda bomboş kolları
alıp başını gidebilmeli
ve her gidişle
yeniden başlayabilmeli…

Ihlamur Ağacı

Moda’daki o güzel ağaca

Koca gövdeli bir kadının
çiçekli elbisesi gibi
deli
takmış takıştırmış renklerini…
Gerdanından parfüm
kollarından bahar taşar
her yanından geçtiğimde
yüreğime bahar dolar

Perşembe, Haziran 03, 2010

zamana değmeden

Aslında ben bambaşka bir yerde uyanmalıyım yarın. Evet! Uyanınca hemen mayomu giymeli ve kahvaltıya inmeliyim. Bayaaaaa yüzesim var. Su, berrak ve tatlı bir soğuklukta… hissedebiliyorum. Ama tatile gidesim yok. Yo, yo, cidden yok. Benim tatilin içinde bir anda beliresim var!

Aslında…
Aslında bazen işte benim bir daha çalışasım gelmiyor. Resim yapasım geliyor. Öyle iş güç değil bambaşka bir özgürlük arzuluyorum. Bu duygu çok güçlü gelince tırsıyorum. Tırsmazda ve işten güçten yorgun yığılmazda resim yaparsam ama o an işte hayat duruyor, sanki zamana değmeden yaşıyorum…

sebahat abla

Related Posts with Thumbnails

en çok okunan top10 şaheser