Hayır benim anlamadığım, mantıken benim orada ne işim var?
Yok ama ne zaman bu tarz birşey izlesem, egomun ve hayalgücümün ısrarı üzerine kendimi orada bulurum. “…and the winner is” (sanırım en iyi senaryo veya yönetmen) diye zarf açılır ve benim ismim anons edilir! Ödülümü almak için gözlerimden taşan gülümsememle sahneye doğru yürürüm… Allahım ne kadar da güzelimdir. Konuşmam da bir o kadar dokunaklı ve samimi olur. Önceden hazırlamış olmama rağmen, doğaçlama yapıyormuş havası veririm. Öyle ki izleyenler “vay anasını doğaçlama nasılda böyle güzel konuşabildi, ben olsam sıçardım..” der. Kameraman, ağlayan birilerini çeker… Bense öz konuşup, dünya barışı için de anlamlı birşeyler söyleyip, uzatmadan heykelciğimle sahnenin diğer tarafından çıkarım… Tören bitiminde, dışarda beni basın karşılar; o anda ne kadar zeki, zarif ve alçak gönüllü olduğumu heralde söylememe lüzum yoktur……….
4 yorum:
ne güzel içinde hala küçük bi çocuk var.
Ben Zagor olmayı özledim mesela, yada örümcek adam.
Barbra Streisand için de aytıca teşekkürler
allah gönlüne göre versin ne diyim neden olmasın insan hayal ederse yarı yarıya yaşamış sayılır eh oda olayın yarısı fena sayılmaz...
dün resmen yaşadım vallai; kaldı işin diger yarisiiiii.. ehumm ehum :)
bu arada sevgili DecisionS, barbra'yı kaçırmadın ya supersin. ah o ne güzel filmdi....
estagfirullah efenim
Yorum Gönder