Uzun zamandır (diyebilirim ki yıllardır) profesyonel bir fotoğraf makinası almak, diyaframdır, enstantanedir, bunları bir bir öğrenmek ve portre çekmek istiyordum. Demekki insan birinden ilham alınca cesaret de geliyor… Sonunda oldu anlayacağınız! bir makina aldım ve esas dinamikleri kabaca da olsa öğrendim.
Oyuncağımı alıpta ilk sokağa çıktığımda pek mutluydum ama garip başka şeyler de hissettim. Utandım mesela! Sonra birazda gerizekalı gibi hissettim. Böyle boynumda makina asılı felan… Millet çarşıda normal hayatın akışında… bense durmuş (mal mal) onlara bakıyorum, çıkırt çıkırt bir poz çekme halindeyim… antipatik bir hal gibi geldi bana... ya da ne bileyim garip bir haldi. Alışacağım heralde diyerek bu garip hali hoşgörmeye çalıştım :)
Bir de aklımda şöyle bir tema vardı: “rızkını sokakta arayanlar”. Ama fakir halkın yalın ayak fotoğraflarını çekip, bunu da sanat diye yutturan, entel dantellere de kılım! Neyse… kendimi bu gıcık dantellerden de bir şekilde dışladım işte…. Dediğim gibi mal halimi de hoşgörerek yürümeye koyuldum…
Kendi kendime diyorum ki “sakin hocam ya, yürü işte, insanlarla konuş, insan ol biraz, zenginleş felan…”. Bu şekilde inanmayacaksınız ama astoria dolaylarından başlayıp taxime kadar yürüdüm! Resmen her adım başı konuşmak istediğim bir insan var! ama bir türlü konuşamıyorum!? Tam diyorum şu amcayla konuşayım, yaklaşıyorum, yok, tısss, transit geçiyorum… aha diyorum tamam, neyse bak şu köşedeki simit satan amcayla konuş, yok anam babam yok… :( lan dedim ben ne tip bir gerizekalıymışım (ingilizcesi daha güzel sankü looser) yaa… sonunda tam taxime varmak üzereyken bir amcaya denk geldim. Öyle keyifli dondurma yiyordu ki anlatamam. Bu ortak yön, cesaret vermiş olacak ki sonunda konuşmayı başardım! :) o da bana amanin bir poz verdi, hiiiih nasıl doğal, nasıl samimi… Amaa doktor onu da ben çekemedim :( resmen heyecandan heba ettim!
İlk anım böyle sonuçlansa da garip bir şekilde umutlu ve mutluyum :)
yaşlı dedi: "delikanlı hoşgeldin,"
pîrê go: "lo ciwano tu bi xêr hatî"
delikanlı dedi: "ben yolcuyum, rüzgarın peşine düştüm, geldim."
ciwan go : "ez rêbiwar im, ketim dû bayê