Benim kankanın bir arkadaşı, 80'lerde icat edilen "show must go on" önermesine zannımca en anlamlı desteği vermiştir. Kendisinin bilgisi dahilinde anlatmadığımdan temayı bozmadan hikayeleştirip, olaya biraz hayalet süsü vereceğim...
Cılızlığı ve kısalığı ile hemen yaşıtlarından sıyrılan ama dev sempatik bu kızımız henüz ilkokuldadır ve o zamanların en populer aktivitesi olan folklöre, o da diğer arkadaşları gibi kaydolmuştur...
Haftalar süren çalışmalar sonucunda ekip gösteriye hazır duruma gelir. Bu dersler esnasında elbette çok önemli bir şey daha öğrenilmiştir, o da şudur; olurda halay çekerken, eşarbını, efendime söyliyim işte fesini felan düşürürsen, kattiyen durmayacaksın, gösteriye devam edeceksin...
"show must go on" felsefesini çok iyi sindiren ekip artık gösteriye resmen hazırdır!
Gösteri günü gelir çatar ve sahneden bizimkileri çağıran anons duyulur... Başlar davul zurna, bizim ekipte başlar teppidi teppidi halayını çekmeye... Tabi veliler nasıl mutlu, nasıl mağrur duruyorlar belli değil, gururdan patlayabilirler.
efendim işte şov devam ederken ederken, havada bir gerginlik sezilir, böyle veliler arasında bir kıpraşmalar, bir haller felan... Tabi bizim hobbitler bu durumdan habersiz (malum parlak sahne ışıkları) halaylarını çekmeye devam etmektelerdir... teppidi teppidi, tey tey teeey!
Derken çizgi halinde çekilen halay, sonraki figür gereği içe doğru daire olacaktır. ancak halay başının daireyi yapmasıyla puhaaahaaa diye gülme krizine tutulması bir olur! tam bir fiyasko!? Tabi bu gülme durumu tüm halaya dalga dalga yayılır... halay dağılır... hepsi kikirdemektedir. Zurnacı amca da gülmeye başlayınca pek komik bir ses çıkar ve müzik durur. Bu esnada iyi kalpli bir öğretmen can havliyle kendisini sahneye atar ve bizim kızın düşen(!) şalvarını tekrar beline çeker.
Ahh sormayın sevgili okur, işte minnacık çocuk, nasıl benimsemişse felsefeyi, düşen şalvara inat halaya devam etmiştir! Altından çıkan kırmızı külotlu çoraba mı, adım atmasını zorlaştıran o düşen şalvara mı yoksa show must go on felsefesinden nasibini almayan ciwelek ekip arkadaşlarına mı isyan edelim, hiiiç bilemiyorum...
Salı, Mayıs 19, 2009
en çok okunan top10 şaheser
-
Bajar benim için “ ilk dinleyişte aşk ” oldu… Internette dinleyip resmen aşık olunca, koşarak albümü satın almaya gittim. Albümü açıpt...
-
Bu filmi ilk olarak geçen sene Radikal'den öğrendim. "Filmden aşk, aşktan film" yazıyordu haberde. Gerçektende öyle... Gitmek ...
-
panda dondurmaları, 80’lerde perakende pazarına yeni yeni yayılırken, babam eve bir panda buzdolabı getirdi! bildiğiniz içi full; yarı çiko...
-
Dünyanın tüm vaktine sahip olmak ve düşünmek insanı cidden delirtebilir. Bu yüzden bence ortak akıl zihnin uyuşmasını ister… Zihni uyuşturan...
-
Bu sabah uyandığımda hiç kullanmadığım bazı kelimeler için üzüldüm; fıkırdamak, kıkırdamak, menevişlemek… gibi. Bu duygu, esas Yaşar Kemal o...
-
Uzun bir aradan sonra Bulutsuzluk Özlemi, studyo albümü ile nihayet onurlandırdı bizleri! Albümün adı; ZAMSKA. Albüme ismini veren bu şarkı,...
-
mary and max den depreştim yine… stop animation delilikse, evet, ben de istiyorum! :( hey millet, stop animation yapalım mıı? var mısınız...
-
Küçükken defalarca okumuşumdur… Yıllar da geçse, hiçbir yere benzemeyen bu fantastik dünyalar beni cezbetmeye devam etti. Ondan olsa gerek S...
-
bu haftasonu genellikle resim yaptım. uzuuuun zamandır resim yapasım vardı, o yüzden kendimi bir parça paraladım sanırım… cumartesi, akşa...
-
Geçtiğimiz cumartesi Radikal’de yayınlanan Kaan Sezyum’un yazısını bugün okuyabildim… Onun kaybettiği sıcaklık, beni kendi muhasebemi yapma...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder