çok güçlü bir aşk ile başlasın isterim hep ilişki...
ama ekşi sözlükteki "yok böyle bişii, zira var şöyle bişiii" oluveriyor her seferinde...
bırakın aşkı efendim ben azcık birinden hoşlansam, hemen en sıkıcı halime bürünüyorum. Mesela o program önersin diye bekliyorum... kendi programımı yapmıyorum, ona bir program da önermiyorum... dedim ya mal gibi beklemeye koyuluyorum.
Sonra game theory her seferinde beni içine çekiyor, engel olamıyorum. misal; adamı takmıyorum, o perwane. sonra perwane pır pır pır uzaklaşmaya başlayınca, beni pireler basıyor, pır pırım nerde oluyorum.. lan sanane nerdeyse nerdeee...
bir de işte geyik esprikler yapmaya bayılırım normalde. ilk zamanlarda bunları da yapamıyorum, bu da bünyemi geriyor... yani demek istediğim "kızlar ossurmaz" tadında sanal bir zerafet bekleniyor ya bazen... işte ben onu da veremiyorum, vermeyi deneyincede mutsuz oluyorum... onun yerine potur potur ossuruyorum :) değil tabii.. ama demek istediğim benim paketten daha samimi ve yer yer geyik başka birşeyler çıkıyor. bu pakette genelde etkili olmuyor...
ben bir de nedense işe yaramadığı halde halen "komik olursam etkilerim" diye düşünüyorum... misal ilkokul 4 teyken hayatımın tek aşkı diyebileceğim insanı etkilemek için erdal inönü taklidine başvurmuştum?!?! ve nedense?! bu taklit işe yaramamıştı... ne hazin bir son. (ama işte sonra ortaokulda ossuran erdal inönü taklidi yaptım, o tuttu... yürüdüm gittim ordan... değil tabi atıyorum ama anladınız sanırım, paket şu: dikkat geyik çıkabilir..)
sonra bazende sırf onunla olmak için normalde hiç gitmeyeceğim yerlere gidiyorum. veya hep gittiğim yerlere gitmiyorum...
birinden azcık bile hoşlanınca bir de aptallaşıyorum? o an duygularımı anlayamıyorum. ciddiyim. duygusal zeka bir anda sıfır oluyor. aslında bünyem error veriyor, yani hoşuma gitmeyen şeyleri o an bir yanım algılıyor; ya suratım asılıyor, ya bişey oluyor o an bana... ama tam olarak neyin buna yol açtığını bazen o anın içinde anlayamıyorum. ancak biraz zaman geçince anlayabiliyorum...
sonra herkes doğal ve tutarlı olsun istiyorum. neyse o olunsun.. ama illa durum bir karmaşıklaşıyor. enerjimi aptal saptal şeylere harcarken buluyorum.... sonra kızsal dürtülerle "lan acaba şifreli bir mesaj olmasın burda, ah-haa!" şeklinde keşiflere başlıyorum. leşş... sözüm ona şifre kırıp yayını net izleyecem. tıss...
anacım bir de nedense kitap okuyamıyorum (aptal aşıklıktan değil lan, bilmem öyle işte vakit kalmıyö.. bende bir anlam veremiyorum ama öyle oluyor)
sonra en fenası müzik dinleyemiyorum.. tek başıma yürütmekte olduğum müzik seanslarımı o kaplıyor.
sevgiliyle düzenli tv izlemekte bünyemi kemiriyor. tv yerine mesela müzik dinlemek istiyorum... tv yerine mesela dvd izlemek, dışarı çıkmak, veya kitap okumak, bazende boş boş oturmak felan istiyorum.
birini suçlamak için demiyorun bunca şeyi... ben böyle birine dönüşüyorum, onu diyorum.. onun ritmi ağır basıyor yani... sonra ama benim ruhum daralıyor. halbuki öylece salıvermek yerine ilişki içerisindeyken de kendimi gerçekleştirmeye devam etmem gerek...
ve son olarak bide ben hiç back-up lı gitmiyorum. biri varsa sadece o vardır yapıyorum. halbuki millet hep back-up lı bir cilve modunda..
birinden hoşlanma sorunsalı işte böylece uzayıp gider. o yüzdende siz siz olun birinden hoşlanmayın. kafadan aşık olun ki bunların hiçbirinden bahsedecek isteğiniz dahi olmasın. kıss kısss ;)
Çarşamba, Haziran 24, 2009
en çok okunan top10 şaheser
-
Bajar benim için “ ilk dinleyişte aşk ” oldu… Internette dinleyip resmen aşık olunca, koşarak albümü satın almaya gittim. Albümü açıpt...
-
Bu filmi ilk olarak geçen sene Radikal'den öğrendim. "Filmden aşk, aşktan film" yazıyordu haberde. Gerçektende öyle... Gitmek ...
-
panda dondurmaları, 80’lerde perakende pazarına yeni yeni yayılırken, babam eve bir panda buzdolabı getirdi! bildiğiniz içi full; yarı çiko...
-
Dünyanın tüm vaktine sahip olmak ve düşünmek insanı cidden delirtebilir. Bu yüzden bence ortak akıl zihnin uyuşmasını ister… Zihni uyuşturan...
-
Bu sabah uyandığımda hiç kullanmadığım bazı kelimeler için üzüldüm; fıkırdamak, kıkırdamak, menevişlemek… gibi. Bu duygu, esas Yaşar Kemal o...
-
Uzun bir aradan sonra Bulutsuzluk Özlemi, studyo albümü ile nihayet onurlandırdı bizleri! Albümün adı; ZAMSKA. Albüme ismini veren bu şarkı,...
-
mary and max den depreştim yine… stop animation delilikse, evet, ben de istiyorum! :( hey millet, stop animation yapalım mıı? var mısınız...
-
Küçükken defalarca okumuşumdur… Yıllar da geçse, hiçbir yere benzemeyen bu fantastik dünyalar beni cezbetmeye devam etti. Ondan olsa gerek S...
-
bu haftasonu genellikle resim yaptım. uzuuuun zamandır resim yapasım vardı, o yüzden kendimi bir parça paraladım sanırım… cumartesi, akşa...
-
Geçtiğimiz cumartesi Radikal’de yayınlanan Kaan Sezyum’un yazısını bugün okuyabildim… Onun kaybettiği sıcaklık, beni kendi muhasebemi yapma...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder